ayfer (şimdiye kadar 11 posta) | | AĞLATAN YAŞAM ÖYKÜSÜ
Ayşe Tükürükçü 39 yaşında. Henüz 9 yaşındayken amcasının tecavüzüne uğradı. 22 yaşında ilk evliliğini yaptıktan sonra şiddete maruz kalınca eşinden ayrıldı ve ikinci evliliğini yaptı. Ailesi yurt dışında yaşayan Tükürükçü, ikinci eşi tarafından 240 milyon lira karşılığında geneleve satıldı. 2 yıl inanılmaz acılar çektiği genelevden yine evlenerek kurtulacağını zannetti ancak üçüncü eşi de onu başka bir geneleve sattı. 2,5 yıl içinde 6 ayrı şehirde bulunan genelevlere satılan talihsiz kadın, daha sonra "tövbe" ederek bir sığınma evine yerleşti. Ayşe şimdi kendisini, hayat kadınlarına yeni hayat kazandırmaya adadı.
Gaziantep’te 1967 yılında gurbetçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ayşe Tükrükçü, ailesinin Türk okullarında eğitim görmesini istemesi üzerine Gaziantep’te babaannesi ile birlikte kaldı. 9 yaşına gelen Ayşe, hayatın acımasızlığıyla çocuk yaşta tanıştı. Ayşe o inanılmaz günü şöyle anlatıyor:
"Amcam dahi demek istemediğim Alirıza isimli kişi evdeydi ve içki içiyordu. Yanımızda küçük kızı da vardı. Sarhoş olduktan sonra beni bir odaya getirdi ve (sakın korkma) diyerek tecavüz etti. Daha sonraki günlerde de tecavüz sürdü. 3,5 ay süreyle her gece odamda tecavüze uğradım. Kimseye anlatamıyordum. Ölümle tehdit ediyordu. Ailem yurt dışındaydı zaten. Çocukluğumu yaşayacağım, bebeklerle oynayacağım yaşta kadın oldum. Bunu ben mi istedim? İşte ben o gün ölmüştüm"
Tecavüzden sonra Almanya’ya gittiğini ailesine durumu anlattığını ancak ne annesinin, ne de babasının bunu kabullenmediğini söyleyen Ayşe, "Kardeşlerimden biri kanala düşüp boğulup ölmüştü. Babam kardeşimin ölümünün ardından alkolik olmuştu. Onu her görüşümde, kardeşinin bana tecavüz ettiği aklıma geliyor ondan da tiskiniyordum. Erkek kardeşime dokunmak istemiyordum. Erkeklerden nefret etmiştim. Zaten tecavüzü kabullenmediler. Sürekli babamdan dayak yiyordum. Almanya’da polise gittim ve durumu anlatınca beni mahkeme kararıyla yurda verdiler. Onlar dahi ailemden insaflı çıkmıştı" dedi.
Yurttan ayrıldıktan sonra Almanya’da yaşayamayacağına karar veren Ayşe, ailesini de terk ederek Türkiye’ye babaannesinin yanıda döndü. 22 yaşında Hasan isimli genç bir futbolcuyla severek evlenen Ayşe, bir süre sonra kocasından yediği dayaklardan dolayı evden çıkamaz hale geldi. Alevi olduğu için kocasının ailesinin kendisini istemediğini söyleyen Ayşe, "Bu nedenle evliliğimi bitirmek zorunda kaldım. Çünkü her gün dayak yiyordum. 2,5 senenin ardından evliliğime son verdim" diye konuştu.
Hayatı süresince kendisine sahip çıkacak, bir yudum sevgi verecek insanla tanışamadığını söyleyen Ayşe, "Evliliğim bittikten sonra, bana sahip çıkacağını düşündüğüm Ökkeş Bahri Yılmaz isimli biriyle tanıştım ve evlenmeye karar verdim. Ne iş yaptığını bilmiyordum ancak sürekli şehir dışına gidip geliyordu. Yine bir şehir dışı seyehatine beni de götürdü. Mersin’de bir otelde kalıyorduk. Yanına sürekli adamlar gelip gitti. Ben bir anlam veremedim. Daha sonra beni hiç bilmediğim görmediğim bir yere götürdü ve odaya kapattılar. Meğer getirdiği yer genelevmiş. Beni 240 milyon lira karşılığı ’Adanalı Burhan’ lakaplı birine satmış. Hergün dayak yedim. İlişkiyi kabul etmedim. (Kocan seni bize sattı, artık bize borcun var çalışmak zorundasın) diyerek dövüyorlardı. Bir süre sonra artık birşey yapamayacağıma karar verdim ve erkeklerle ilişkiye girmeye başladım. Her ilişkiden sonra diri diri mezara gömülmüş gibi hissettim kendimi. Günde ortalama 30 kişiyle ilişkiye giriyorduk. Gece ağrılar içinde ilişkiye girdiğim yatakta ağlayarak uyuyordum. Senetli borçları hiç ödeyemiyorsunuz. Bitmiyor. Sürekli yeni senetler ekleniyor. Yakanızı sizi pazarlayan ve lakapları ’zavak’ olan kişiler bırakmıyor" diye konuştu.
"Herkesin bayram yaptığı günlerde biz 50 erkeğin tenini hissediyorduk" diyen Ayşe Tükrükçü, şöyle konuştu: "Asker sevkiyatının olduğu dönemlerde ve bayramlarda genelevler dolup taşıyordu. O günlerde ortalama 50 erkekle yatıyordum. Hatta bir bayram günü 70 yaşında erkekle birlikte oldum. Tam ilişkiye girmiştik bu sırada o kişi kalp krizi geçirmiş. Konuşmuyor ve üzerimde yatıyordu. Meğer birkaç dakika süresince bir ölüyle sevişmişim. Polisler geldi, birkaç soru sordular ve 70 yaşındaki kişinin cesedini alıp gittiler. Özel günlerde o kadar çok müşteri geliyordu ki ağrılar dayanılmaz halde oluyordu. Gün içinde birçok kez baygınlık geçiriyordum. Zavaklar gelip kolonya döküyorlardı ve (hiçbir şeyin yok. Hadi devam et) diyorlardı. 50 kişiyle yatan bir insan nasıl olursa gece yatarken öyle oluyorsunuz. Sanki üzerinizden tren geçmiş gibisiniz."
Mersin genelevinde çalıştığı sürede çok büyük acılarla karşılaştığını belirten talihsiz kadın, "Bir gün odamda beklerken müşterilerin geldiğini söylediler. Kapıya çıktım. Birisine kaş, göz işareti yaparak (Hadi odama çıkalım) dedim. O dönemde vizit 750 bin lirayken, zavata 5 milyon lira verdi ve (daha uzun kalacağım bizi rahatsız etmeyin) dedi. Üstümü çıkarırken bana, (Üstüne adam gibi birşeyler giy) dedi. Birden şaşırdım. (Kimsin sen?) dedim. (Beni tanımıyor musun Karakız?) deyince dünya başıma yıkıldı. Çünkü karakız lakabını bana sadece ailem söylerdi. (Ben senin eniştenim) dediğinde artık yaşamamın hiçbir anlamı olmadığını anladım. (Neden yaptın bunu) dedi ama cevap veremedim. Daha sonra ağlayarak benim yanımdan ayrıldı. Yapacağı hiçbir şey kalmadığını o da anlamıştı" dedi.
Mersin, Bursa, Kütahya, Konya, Gaziantep, Adana genelevlerinde 2,5 yıl çalıştıktan sonra Ahmet isminde biriyle tanışıp evlendiğini ancak bu kişinin de kendisini satmaya kalkması üzerine evi terk ettiğini belirten Ayşe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geneleve dönmemek için tövbe ettim. Sağlık Bakanlığı’na gidip vesikamın iptal edilmesini istedim. Bana, (Nasıl olsa yine geleceksin. İptal ettirmene gerek yok) diyerek cevap verdiler. Günlerce ağladım. Vesikamı iptal edin diye isyan ettim. Ancak 10 yıl geçmesine rağmen hala sonuç alamadım. Bu sırada Konya’da bulunan Sefkat-Der Kadın Sığınma Evi’nin Genel Başkanı Hayrettin Bulan beni aradı. (Benim bir ablam var. Gel buraya sen de benim ablam ol) dedi. Bir el uzanmıştı hayatımda ilk defa bana. Bir sevgi eliydi. Hayatımda ilk kez bu kadar mutlu olmuştum. 1997 yılından itibaren ben bu sığınma evinde mücadele ediyorum. Gönüllü olarak, hayat kadınlarına yeni hayatlar bulmaya çalışıyorum artık."
"Genelevde yattığım erkekler işleri bittikten sonra (Sen niye bu yola düştün?) diye soruyordu. Kimse yatmadan önce bu soruyu sormadı bana. Herkes birkaç dakikalık zevki düşünüyordu. Harcanan binlerce ömür kimsenin umrunda değildi" diyen Ayşe Tükrükçü artık, Konya’da bulunan sığınma evinde hayat kadınlarını korumak için yaşam mücadelesi veriyor. Şimdiye kadar üç hayat kadınını bataktan kurtardığını söyleyen talihsiz kadın, "Hergün onlarca hayat kadınına telefon açıyor ve onlara yeni hayat kazandıracağımı söylüyorum. Diri diri satılan etlerimiz üzerinden para kazanan insanlara güvenmemeleri gerektiğini ve sığınma evlerine başvurmalarını istiyorum. Ölene kadar bu mücadeleyi vereceğim" dedi.
|